Makaleler

1) Menfi Tespit Davası

Borçlu, borcu olmadığını ileri sürerek yasal süresi içinde icra takibine itiraz edebilir ve takibi durdurabilir. Borçlu icra takibinden önce veya sonra hukuki durumunda tehlike görüyorsa ve borçlu olmadığının tespiti için mahkemeye başvurmak istiyorsa açılacak bu tespit davasına menfi tespit davası denir. Menfi tespit davası yukarıda belirtildiği üzere icra takibinden önce veya sonra açılabilir. Örneğin borçlu açısından geçersiz bir alım- satım sözleşmesine dayalı bir borç gözüküyorsa, anlaşmaya aykırı bir şekilde doldurulmuş senet varsa ve kişi bu senede ulaşamıyorsa aleyhine icra takibine girişilmeden ya da icra takibi başlatıldıktan sonra menfi tespit davası açabilir. Ancak davanın açılabilmesi için borçlu konumundaki kişinin davayı açmakta korunmaya değer hukuki yararı olması gerekir. Bu husus Yargıtay kararlarında ve doktrinde sıkça tartışılan bir husustur. Korunmaya değer hukuki yararı bulunmayan menfi tespit davaları usulden reddedildiğinden uygulamada buna dikkat etmek gerekir. Buna ilişkin Yargıtay HGK 2011/622 Esas, 2012/9 Karar sayılı kararında, “SONUÇ: Hukuki yararın dava şartı olduğuna ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak hukuki yararın bir davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için gerekli olduğu doktrin ve uygulamada kabul edilmelidir. Tespit davalarında hukuki yararın bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Mahkeme tespit davalarında bu arada menfi tespit davasında hukuki yararı kendiliğinden araştır ve yarar yoksa menfi tespit davasını bu nedenle reddeder. Menfi tespit davasında davacı dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gerektiğini de ispat etmelidir. Menfi tespit davası borçlu hakkında bir takip yapılmadan önce açılabileceği gibi sonrada açılabilir. Takipten önce açılan menfi tespit davasında borçlunun hukuki durumu tehlikede ise veya belirsizlik içeriyorsa hukuki yararın bulunduğu kabul edilmelidir. Takipten sonra açılan menfi tespit davasında takibin seyrine göre hukuki yararın varlığı farklılık arz eder. İlamsız icra takibine itiraz etmeyen veya edemeyen borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğu varsayılır. Genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine itiraz üzerine takip durduğu için borçlunun takip konusu alacakla ilgili menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığını tespit etmek zordur. Burada üzerinde durulması gereken husus alacaklının takibini dayandırdığı belgedir. Alacaklı takibinde İİK’nin 68. maddesinde sayılan belgelerden birisine dayanmakta ise borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Ancak alacaklı anılan maddede sayılan belgelerden birine dayanarak takibe geçmemişse ve borçlu itirazla takibi durdurmuşsa borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır.“ şeklinde hukuki yararı açıklamıştır.

a) İcra Takibinden Önce Açılan Menfi Tespit Davası

Borçlu, kendisine karşı icra takibi başlatılmadan önce borçlu olmadığının tespiti için genel mahkemelerde menfi tespit davası açabilir. Ancak yukarıda açıklandığı üzere hukuki yararı olması gerekmektedir. Hukuki yarara somut olarak örnek vermek gerekirse geçersiz sözleşmeye dayalı bir borcun ödenmesi için kişiye ihtarname çekilmişse icra tehdidi ile karşı karşıya kalabilecek kişinin hukuki yararı olduğu kabul edilecek ve icra takibinden önce menfi tespit davasını açabilecektir. Ancak takipten önce açılan menfi tespit davası kendiliğinden açılacak icra takiplerini durdurmaz. Bunun için menfi tespit davası açılırken mahkemeden ihtiyati tedbir kararı alınması gerekmektedir. İhtiyati tedbire ilişkin kararı mahkeme davanın başlangıç aşamasında ivedilikle verir ancak talebi kabul etmek zorunda değildir. İhtiyati tedbir talebi reddedilen davacı bu talep için istinaf kanun yoluna başvurabilir. Eğer ihtiyati tedbir talebi mahkemece gerekli görülürse, alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere teminatın mahkeme veznesine depo edilmesi ile kabul edilir. Örneğin 100.000,00 TL’lik borç için 15.000,00 TL teminatın mahkemeye yatırılması istenecektir. Teminat yatırıldıktan sonra karar yürürlüğe girer. Dava sonuna kadar teminat mahkemede kalır, davanın kesinleşmesi veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davası açılmaz ise teminat iade edilir. Bu karar icra takibi açılmasını önlemez ise de takip işlemlerini ( haciz, satış vb.) durdurur. Gerekli teminat yatırılmaz ise ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkar ve takip işlemlerine devam edilebilir.

b) İcra Takibinden Sonra Açılan Menfi Tespit Davası

Borçlu icra takibinden sonra da menfi tespit davasını açabilir. İcra takibinden sonra da olsa borçlunun davayı açmakta hukuki yararı olmalıdır. Ödeme emri tebliğ edildikten sonra yasal süresi içinde borca itiraz edilmiş ve takip durmuşsa borçlunun hukuki yararı olmadığı kabul edilecektir. Bu durumda menfi tespit davası açılamayacak açılsa bile mahkemece dava şartı resen incelenecek ve usulden reddedilecektir. Yine durmuş takibe karşı alacaklı itirazın iptali davası açmışsa borçlu menfi tespit davası açamayacaktır. Buna ilişkin olarak Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2015/4176 Esas, 2015/6156 Karar sayılı kararında, “Yüklenici/alacaklı şirket, borçlu/iş sahibi hakkında İzmir 7. İcra Müdürlüğü'nün 2012/1194 Esas sayılı icra dosyasıyla giriştiği icra takibinde 2.300,00 TL asıl alacağın tahsilini istemiş, takip borçlusu tarafından icra dosyasına sunulan 30.01.2012 tarihli dilekçeyle borcun tamamına itiraz edilmiş, takip durmuştur. Davacı yüklenici tarafından davalı borçlu iş sahibi aleyhine 29.08.2012 tarihinde itirazın iptâli davası açılmıştır. Takip nedeniyle davalının davacıya borçlu olup olmadığı bu davada belirlenecek ve sonucuna göre takibin akıbeti ile ilgili karar verilecektir. İtirazın iptâli davası devam ederken takip borçlusunun karşı dava açarak menfi tespit talebinde bulunmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK'nin 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarar dava şartı olduğundan itirazın iptâli davasından sonra açılmış olan menfi tespit davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddi gerekirken, esası incelenip kabulü yönünde karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde karar vermiştir. Ancak alacaklı itirazın iptali davası değil de itirazın kaldırılması yoluna başvurmuş ise borçlu menfi tespit davası açabilir. Çünkü itirazın kaldırılması yolunda icra mahkemesi sınırlı bir inceleme yapar tanık, yemin gibi delilleri incelemez ve verdiği karar takip hukuku açısından sonuç doğurur maddi hukuk açısından kesin hüküm teşkil etmez. Bu sebeple borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı olduğu kabul edilecektir. Takip açıldıktan sonra açılan menfi tespit davası icra takibini kendiliğinden durdurmaz. İcra İflas Kanunu’nun 72/3 maddesi, “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.“ gereği ihtiyati tedbir talep edilebilir. Ancak bu ihtiyati tedbir haciz ve satış işlemlerini durdurmaz yalnızca icra dairesine yatırılan paranın alacaklıya verilmemesi yönünde bir ihtiyati tedbir uygulanabilir. İstisna olarak borç konusu bir senet ise ve senetteki imza ve yazının sahte olduğu iddia ediliyorsa bu yönde açılan menfi tespit davası olduğundan bu senede dayalı olarak yapılan icra takibi sahtelik iddiası sebebiyle durur. Bu durumda icra dairesince haciz ve satış gibi işlemler yapılamayacaktır. 

c) Davanın Kabulü ve Reddi

Menfi tespit davasının kabulü halinde takip iptal edilir. Haczedilmiş mallar varsa hacizler kalkar, satılmış mallar varsa satış bedeli davacıya ödenir. Davacı icra takibi yüzünden uğradığı zararları icra takibi yapana karşı ileri sürebilir. Haksız ve kötü niyetli görülen davalı aleyhine takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilir. Ancak menfi tespit davası icra takibinden önce açılmışsa ortada bir zarar olmadığı için bu tazminat talep edilemez. Davanın reddi durumunda ise alacaklının alacağı mahkeme kararıyla kesinleşmiş olur. Alacaklı aleyhinde ihtiyati tedbir kararı verilip icra takibi durmuş ise icra takibi durmuş olduğundan alacaklı zarara uğrayacaktır. Alacaklının uğradığı zararlar için alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilebilecektir. Bu tazminat davacının yatırdığı ihtiyati tedbir teminatından karşılanır.

2) İstirdat Davası

Borçlu, borcu olmadığı halde icra takibine itiraz etmemişse ve takip kesinleştikten sonra cebri icra tehdidi altında dosya borcunu ödemişse bu ödemeleri geri almak için istirdat davası açmalıdır. Borçlunun ödemeyi ne sebeple yaptığı önemli değildir. Ödeme emri tebliğ edilip kesinleşen dosya borcunun ödenmiş olması gerekmektedir. Ödeme emri tebliğ edilmeden, itiraz süresi geçip takip kesinleşmeden yapılan ödemeler icra tehdidi altında ödenmiş sayılmayacak ve istirdat davası açılamayacaktır. Takip kesinleşmeden yapılan ödemeler için şartları oluşmuşsa sebepsiz zenginleşme davası yoluna gidilecektir. İstirdat davası açılmasının bir diğer şartı da borç olmayan paranın icra dairesine ödendiği tarihten itibaren bir yıl içinde davanın açılmasıdır. Bir yıllık süre hak düşürücü süredir bu yüzden resen mahkemece dikkate alınır. İstirdat davası genel mahkemelerde açılır ve dava sonunda verilen hüküm kesin hükümdür. Davanın kabulü halinde davacının ödediği para, harç, masraf ile yargılama giderlerinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine hükmolunur. Eğer dava reddedilirse de davacı yargılama giderlerine mahkûm edilir. Ancak borçlu daha önceden menfi tespit davası açmış ve ihtiyati tedbir kararı alamadığından dolayı olmayan borcu ödemek zorunda kalmışsa bu dava menfi tespit davasından istirdat davasına dönüşür. Bu durumda kural olarak istirdat davalarında tazminata hükmedilmese dahi istirdat davasına dönüşmüş menfi tespit davası için davacı lehine tazminata hükmedilmesi gerekmektedir. 

 

Paylaş
Yorumlar
Yorum Yap
© Tüm Hakları Saklıdır 2023 | Coşkun & Yıldırım Hukuk Bürosu